Deming'in "Kazandır-Kazan Felsefesi" - Şirketimin Dünya Liderliği

Prof. Dennis TACHIKI'nin Mektubundan:

Yapmaya çalıştığınız şey iş sistemindeki verimsizlikleri azaltmaktır. Japonlar bunu QCD+S Fonksiyonuna indirgemişlerdir; yani kaliteyi (hatalar, israf vb.) artırmak, maliyeti düşürmek, teslimat süresini kısaltmak ve (sonraki) hizmeti iyileştirmek. QCD+S Fonksiyonunu Deming'in "Kazandır-Kazan Felsefesi"nin operasyonel hale getirilmesi olarak düşünebilirsiniz. Bir şirketin QCD+S Fonksiyonunu iyileştirmek için iş uygulamalarını uyguladığınızda, yalnızca üretkenlikte değil, aynı zamanda pazarda (pay ve satışlarda) da bir artış fark etmelisiniz. Bu, daha fazla "kâr"a yol açmalıdır.

Bir malın maliyeti düşüldükten sonraki değer. Vergilerden sonra katma değer, Japon çalışanlara yılda iki kez ikramiye şeklinde dağıtılır (yaklaşık 5 - 6 aylık maaşa eşdeğerdir). Katma değerin üçte bir formülü olmadığını belirtmeliyim. Bundan biraz daha karmaşıktır; bazen üçte birden fazla (özellikle bir şirketin kârı düşük olduğunda) ve üçte birden azdır (örneğin, şu anda şirketler kârlarının daha çoğunu çalışanlarına ikramiye veya hissedarlara temettü olarak vermek yerine elinde tutuyor).

Katma değer çalışanlar arasında nasıl dağıtılabilir? Öncelikle katma değeri değerlendirmenin "adil" ve "eşitlikçi" bir yolunun ne olduğunu sormalısınız. Hesaplamadan bahsetmiyorum. Katma değerin nasıl "adil" bir şekilde dağıtılacağından bahsediyorum. Örneğin, somut olarak atölye çalışanları bir şeyler üretiyor, ancak siparişleri getiren pazarlama ve satış elemanlarının ve diğer destekleyici hizmetlerin (İK, muhasebe, vb.) katkısı nedir? Bunu anladıktan sonra, her çalışanın bir mal veya hizmet üretmeye "birim katkısını" nasıl "eşitlikçi" bir şekilde ölçebilirsiniz? Basit cevap, değerinden daha fazla enerji almasıdır. "Kazanç paylaşımı" planlarından herhangi birini incelemenizi öneririm (örneğin, e.g., Scalon, Rucker, Improshare, Productivity/Waste bonus, group/plant incentives, Darcom, vb.). Adil ve eşit bir kazanç paylaşımı planı olmadan, yalnızca işçi huzursuzluğuna davetiye çıkarırsınız.

Türkiye'deki endüstriyel ilişkiler ve çalışma davranışları (devamsızlık, geç kalma, iş değiştirme, vb.) hakkında bilgim olmadığından (ülkenizdeki farklı şirketlerden, şirket büyüklüğüne ve sektöre göre bahsetmiyorum bile), daha ayrıntılı bir açıklama yapmak zor. Size en iyi tavsiyem, hangi dersleri çıkarabileceğinizi görmek için örnek bir Türk şirketini incelemenizdir. 

https://alep-p-001.sitecorecontenthub.cloud/api/public/content/b1f92044ce9f44abb11999e27a851c0f?v=be74a2c3#:~:text=Productivity%20gainsharing%20is%20the%20distribution,the%20management%20and%20employees%2Funion.  

KAZANDIR-KAZAN STRATEJİSİ

Optimal olduğunu ispatlayanbulan bilim adamına Nobel ödülü verilmesinin ardındaki gerçeklerden biri de, kazandır-kazan stratejisinin yönetimler tarafından uygulanmasının kuruluşlara-firmalara sağladığı faydalar ve verimliliğin gelişmesine sebep olmasıdır.

Bu makalede, kazandır-kazan anlayışının ne olduğu, firmaya sağlayabileceği katkıların neler olabileceği, sürekli kalite iyileştirilmesindeki rolü ele alınacaktır.

Nash Dengesi

 Oyun teorisi insanlar açısından anlamı birkaç adım sonrasında neler olacağını kestirerek hareket etmek; strateji belirleyerek, hareketleri, davranışları, iş yaşantısını buna göre kurgulamaktır.

İnsan davranışlarının oyunlar yoluyla açıklanabileceği fikrini 1928 yılında ilk kez John von Neumann ortaya koydu. 1944'te Oskar Morgenstern ile John von Neumann'ın birlikte yazdıkları 'Oyunlar Teorisi ve Ekonomik Davranış' isimli kitabın ardından 'Oyun Teorisi' üniversitelerde ders olarak verilmeye başlandı.

Kendinden önceki oyunlardaki kısır bir döngü gibi uzayıp giden fikir yürütme biçimini, John Nash bir döngü olmaktan çıkartıp bir kare, bir matriks gibi düşünmeyi önerdi. Nash'ın önerisi şuydu:

1.      Bütün oyuncuların kendine göre en yüksek kazancı getirecek bir stratejisi vardır.

2.      Fakat bu 'baskın-dominant strateji' oyundaki yegane oyuncu o olmadığı için uygulanamaz.

3.      Bundan dolayı da bir 'denge' durumuna razı olunur.

Bu durumun (Nash dengesi - Nash equilibrium)  optimal olduğunun ispatlanması ve dünyayı etkilemesi hem John NASH’e Nobel ödülünü kazandırdı, hem de bu konuyla ilgili çekilen “Beautiful Mind” filmine Oscar ödülünü kazandırdı.  Nash dengesi oyun teorisinde en çok kullanılan çözüm kavramı olarak kullanılmaktadır.

Nash dengesini en iyi aşağıdaki oyun biçimi açıklayabilir : Bir suçtan dolayı tutuklandınız. Fakat suçu üzerinize alabilir veya almayabilirsiniz. O sırada en iyi arkadaşınız farklı bir hücrede hapsedilmiştir. Arkadaşınızla görüşme, buluşma, konuşma şansı da kesinlikle verilmemektedir. Elinde hiçbir kanıtı olmayan bir hapishane görevlisi alaycı-küçümser bir ifade ile size şunu söyler :

-          İkinizden biriniz suçu itiraf etmezseniz, ikiniz de iki yıl hapis yatacaksınız. Sadece sen itiraf edersen, sen serbest kalacak, fakat arkadaşın 12 yıl hapis yatacak. Bunun tersi de geçerli. İkiniz de itiraf ederseniz, ikiniz de 4 yıl hapis yatacaksınız.

 

                 Arkadaşınız 

Siz

 

itiraf etmez

itiraf eder

itiraf edersin

0 yıl / 12 yıl

4 yıl / 4 yıl

itiraf etmezsin

2 yıl / 2 yıl

12 yıl / 0 yıl

 

Ne yaparsınız ve arkadaşınız ne yapabilir ? Bu ikilem, dilemma oyun teorisinin çekirdeğini oluşturur. Bu yanıltıma, paradoksa çözüm nasıl sağlanabilir ? Nash dengesine göre, sadece oyunun kurallarının değiştirilmesi iki mahkumun da hapishaneden erken çıkmasını sağlayabilir. Bu kuralın değiştirilmesi ise sadece iki mahkumun işbirliğine izin verilmesidir. İşbirliği sonucunda, iki mahkum da ortak çıkarlarının ikisinin de suçu itiraf etmemesinde olduğu ortaya çıkar. İşbirliği bu oyunda cezayı her ikisi için de azaltmıştır. Gerçek hayatta da buna benzer durumlar yaşanmakta, azalan cezanın yerini büyüyen, paylaşılan pasta dilimleri almaktadır.

Zaman boyutunda rasyonel, optimal, en iyi strateji iki tarafında kazandır-kazan stratejisi ile düşüncelerine, hayat tarzlarına, çalışmalarına yön vermesi ile mümkün olabilir. Kazandır – kazan stratejisinin cümlecik olarak anlamı dayanışma, karşılıklı çıkarların gözetilmesi, imece, kaybeden tarafın olmaması anlamındadır. Çalışanları tek bir takım haline dönüştürecek bir araç, düşünce tarzıdır.

Bu iki taraf bir firmada kimler olabilir ?

Ø  Firma içinde tedarikçi-müşteri ilişkisine sahip olan çalışanlar,  

Ø  Dış tedarikçi – firma,

Ø  Firma – müşteri,

Ø  İş sahibi – çalışanlar,

Ø  Çalışan grupları vb.

Kazandır-kazanın Anlamı

Kazandır-kazan alışkanlığını şu şekilde anlatılabilir;

Kazandır-kazanı düşünmek aklın bir durumudur,

kalpten müşterek faydayı aramaktır,

bütün ilişkileri müşterek saygıya dayandırmaktır,

kıtlık olduğu – sınırlı kaynaklar olduğu düşüncesi ve karşılıklı rekabet yerine, sürekli büyüyen pasta dilimlerinin olduğu, bolluk-bereket olduğu tarzında düşünmedir. Kazandır –kazanı uygulamanın sonucunda bu durum ortaya çıkar. Kazandır-kazan düşüncesi çatışmaların giderilmesine sebep olduğu gibi, bireylerin müşterek faydalar ve çözümler aramalarına da sebep olur. Kazandır-kazan bilgi paylaşımı, güç, saygı ve ödüldür.”

Kazan-Kaybettir veya kaybet-kazan düşünme veya yaşam şekli, sonuçları negatif olan bir yaşam, düşünce şeklidir. Cümlecik olarak anlamı ise, bencilce düşünme biçimidir. Sonuçta çalışanlar arasında çatışmaların oluşmasına ve derinleşmesine, bilgi paylaşımının olmamasına, yardımlaşmanın olmamasına neden olur.   

Kazandır-kazan bütün etkileşimlerde sürekli müşterek faydayı arayan bir düşünce şeklidir. Kazandır-kazanın anlamı anlaşmaların veya çözümlerin müşterek fayda sağlaması ve müşterek olarak herkesi tatmin etmesidir. Kazandır-kazan çözümleriyle, tüm taraflar karardan, uygulamadan memnun kalırlar ve iş planına, işe, işyerine kendilerini adarlar. Kazandır-kazan anlayışı bir grubun diğer gruplarla ilişkilerini her alanda geliştirir. Bu anlayış rekabetçi oyun alanlarından çekilerek, yardımlaşmacı oyun alanlarında ilişkileri geliştirmenin hedeflenmesini sağlar. Kazandır-kazan paylaşımcılığın herkese katkı sağlayacağı anlayışına, gerçeğine dayanır.

Kazandır-kazan düşüncesi takım çalışması oluştururken, kazan-kaybet düşüncesi, hareket tarzı rakiplik oluşturur. Rekabetin özünde kazan – kaybet anlayışı, yaşam biçimi hüküm sürer. Kazandır – kazan sisteme hakim olabildiğinde uygun ortamlar sağlandığında, sinerji de ortaya çıkar. Sinerji “bütünün parçalardan büyük olması”, “birlikten kuvvet doğar” veya “2 + 2 > 4” şeklinde tanımlanabilir. Sistemin alt sistemlerinde geri bildirimler doğru olarak gerçekleşmeye başlar, olumlu etkileşimler sağlanır. Sistemdeki kısıtlar doğru şekilde saptanabilir. Hatta insanlar kendi hataları ile ilgili veri toplamaya, paylaşmaya, değerlendirmeye, çözümlenmesine katkı sağlamaya, katkı sağlanmasından mutluluk duymaya başlarlar.

“The New Economics For Industry” isimli kitabında, Dr.Deming çalışanların yönetimi ile ilgili bölümüne, kısmına “Çalışanlar arasındaki, kısımlar arasındaki, bölümler arasındaki, takımlar arasında egemen olma stilindeki etkileşimin sahip olduğu zorbalığın, zulmün altındaki bir hapishanede yaşıyoruz” diyerek başlamaktadır. Bu durumun ortadan kaldırılması ancak, çalışanlar arasındaki rekabet (kazan – kaybettir) anlayışının, işbirliği (kazandır – kazan) anlayışı ile değiştirilmesi ile mümkün olabilmektedir. Bu durum değiştirilemediğinde, insanların, çalışanların durumu aşağıdaki grafiktekine benzer bir durum almaktadır. Bu grafikte, genelde uygulanan yönetim pratiklerinin kendine güven, işe yarama duygusu, kendine – işe – arkadaşlarına değer verme, işbirliği, öğrenmeden zevk alma ve içsel motivasyonlarının hepsini aynı anda nasıl yok etmeğe doğru götürdüğünü göstermektedir. Bu grafik aynı zamanda kazandır – kazan anlayışına yönetimin ne kadar değer vermesi gerektiğini de göstermektedir.


“Kazandır – Kazanı” düşünmek aklın bir durumudur.
Kalpten müşterek faydayı aramaktır.
Bütün ilişkilerde müşterek saygıya dayanır.
Kıtlık getiren, karşılıklı grup içi – gruplar arası rekabet, çekişme yerine;
Sürekli büyüyen pasta dilimlerinin olduğu;
BOLLUK, BEREKET olduğu tarzında düşüncedir.
Sonuçta bu durum altın çuvallarında prklı önderliğinde belirir.
***
“Kazandır – Kazan” düşüncesi çatışmaların giderilmesine sebep olduğu gibi;
Bireylerin müşterek faydalar ve çözümler aramalarına da sebep olur.
Prklı “Kazandır – Kazan” barış, saygı, ödül, bilgi paylaşımı ve vesaireyi getirir.
***
Dr.Toyoda’nın Prkyı keşfeden rehberi bu durumu;
Derinliğine örneğin Dr.Toyoda’nın işletmelerine nüfuz etmesini sağlamışken;
“Kazandır – Kazanın” en iyi olduğunun ispatlanması;
Akıl Oyunları filminde karakteri canlandırılan John Nash’e kalmıştı.
***
Sonuçları negatif ve sürekli artan hızda bozulan yaşam ortamlarını getiren;
Bencil çok çirkin düşünce ve yaşam şekli “Kazanayım – Kaybetsin”;
Hiyerarşik yapı ve yönetim anlayışının zihniyetine;
Endmühün babası tarafından pat diye konulmuştur, Morim.
Hiyerarşik yapıdaki ilkokullardan başlayarak 12345’lerle birlikte;
Bu zihniyet ölüm vadisi ülkelerinin insanlarının iliğine, kemiğine kadar işlemiştir.
***
Güzel Akıllı Nash insan davranışlarını;
Oyunlarla açıklamaya derin katkılar yaptı.
Önceki oyunlarda kısır döngü gibi uzayıp giden fikir yürütme biçimini;
Bir döngü olmaktan çıkarıp matriks şeklinde düşünmeyi sağladı.
Güzel Akıllı İnsanın önerisi şuydu:
1-Oyuncuların kendine göre en yüksek kazancı getirecek bir stratejisi vardır.
2-Fakat bu baskın strateji oyundaki yegane oyuncu o olmadığı için uygulanamaz.
3-Bundan dolayı denge durumuna razı olunur.
***
Nash dengesini en iyi açıklayan oyun biçimi:
Bir suçtan dolayı tutuklandınız.
Suçu üzerinize alabilir veya almayabilirsiniz.
O sırada en iyi arkadaşınız farklı bir hücrede hapsedilmiştir.
Arkadaşınızla görüşme şansı da verilmemektedir.
Hiçbir kanıta sahip olmayan görevli şunu söyler:
İkiniz de suçu itiraf etmezseniz, iki yıl hapis yatacaksınız.
Sadece sen itiraf edersen, serbest kalacaksın. Arkadaşın 12 yıl hapis yatacak.
İkiniz de itiraf ederseniz, 4 yıl hapis yatacaksınız.
Ne yapar? Acaba arkadaşı ne yapar?
Bu ikilem oyun teorisinin çekirdeğini oluşturur.
Ülke bağlamında bu ikilemler hep vardır.
***
Bu ikilemin oyuncuları kamuda da, KOBİ’lerde de vardır.
Tabii, nihai karar PATRONUNDUR.
Yani olduğum yerde sayıp saymadığımı anlamadan, batağa mı batayım;
Yoksa Dr.Toyoda’ya da rehberlik eden PRK’lı Güzel Akıl Sahibinin;
Ustalaşmış çırağına uyup GLOBALLEŞME umudum gerçeğe mi dönüşsün?

Kaynaklar :

Clouet J.S. A., “Publication of the International Council on Systems Engineering Think Win-Win : A Cornucopia of Oppurtunity” Incose-  Apr 2001, Vol.4 Issue 1

Deming, W. E., “The New Economics For Industry, Government & Education” Cambridge: 1993 Massachusetts Institute of Technology Center for Advanced Engineering Study.

Kavrakoğlu İ., “İnsanların Zayıf Yönleri ile Uğraşmayalım ! ” Eğitim İletişim Dergisi, Haziran 2003

Kavrakoğlu İ., “Sinerjik Yönetim : Yöneylem Araştırmasından Esinlenmeler” Yöneylem Araştırması Bildiriler’89 Ankara 1989



1925 doğumlu Dr. Soçira Toyoda söyleşisinde; “Her gün Dr. Deming’in sadece bir sözünün ne anlama geldiğini düşünürüm.” sözü vardı. Fabrika sahibi usta tarafından işin öğrenilmesi de rehber eşliğinde gerçekleştiğini, vurgulayalım. İsmin başında Dr. olmasına da gerek yoktur.

Konuyu tanıtmayı da Dr. Deming’in kitaba yazdığı önsöze bırakalım, deyip üç makale yazmıştık. Özet olarak, üç makalede “Sanayideki hiyerarşik yapıların bütünüyle Ekonomik Transformasyonu gereklidir. Bu yapılar BİREYİ, İNNOVASYONU havasızlıktan boğup, öldürmüştür.”, “Bireye öz güvenini kaybettiren, innovasyonu mahveden yaygın güçleri listeleyip, Ekonomik Transformasyon Odaklı Liderlikle bu güçler yok edilmelidir.” ve “hiyerarşik yapının ortaya çıkışını, maliyet kalemlerini ve bu maliyet kalemlerinin kar merkezi haline nasıl dönüştürüleceğini” yazmışız. Son makalede ağır maliyet kalemlerinin kar merkezi haline dönüşmesi için Profound Knowledge, PrK, Sisteminin öğrenilmesi ve pratiğe uyarlanmasının gerekli olacağını belirlemişiz. Bu makalede PrK Sistemine değineceğiz. PrK Sistemi dört parçadan oluşur:

·         Sistem bilgisi,

·         Varyasyon bilgisi - İstatistiksel teori

·         Ustalık-knowledge bilgisinin teorisi,

·         Psikoloji bilgisi.

Bu dört parça da birbirleri ile etkileşimlidir ve herhangi bir parçası diğerlerinden ayrılamaz. Günümüz Türkiye’sindeki bilinen psikolojiden farklı olan yeni tip psikoloji bilgisi varyasyon bilgisi olmaksızın eksik kalacaktır, natamamdır. Bu iki parça bu şekilde etkileşimli kalır. Bilgi ustalık-knowledge anlamında alınmalıdır. Yani sadece kitabi bilgi uygulamada çok çok yetersiz kalacaktır. Psikologlar varyasyonu anlasalardı, iş ortamında, okullardaki notlamalara ve sıralamalara karşı çıkarlardı. Bazıları da bu tip uygulamaların içinde olmazdı. Sonuçta ortaya çıkan iş edindikleri şiddetli psikolojik yangınları söndürmeye uğraşmazlardı. ”

Dr. Soçira Toyoda’nın bir haftasını düşünerek geçirdiği Dr. Deming’in ilk makalede beş cümlesini, diğer iki makalede sekiz cümlesini yazmıştık. Şimdi de 6 cümlesini ve PrK Sistemini dört parçasının listesini yazdık. Kendimi Dr. Toyoda’nın yerine koyarak, düşüncelerimi yazmayı sürdüreyim.

“PrK’nın dört parçası uzaydan gelmiş yabancı gibi geldi. Kitapları okumaya başlamalıyım. Ama uygulamada yetersiz kalacağı da gün gibi aşikar.

Bu durumda Nissan ezmeye devam edecek. Ohno Usta Nissan BlueBird’i incelemiş. Belki de bir tanesini satın alıp, kullanmaya başlamıştır. Çalışanları sıraya sokmaktan vazgeçirip, PrK’yı biraz anlatayım. Onun isminin başında Dr. yok. Acaba anlar mı, PrK’yı? 

Ekonomik Transformasyon Odaklı Liderliğin elde edilmesinde nihayet emeklemenin bir adımını fabrikamın yolunda atabildim.”

OSB odaklı iş dahil, Ekonomik Transformasyon için her şey hazır! Sadece konuyu duyalım, duyuralım, işi ehline teslim edelim ve uyalım. Samsung Elektroniğin değeri 275 milyar dolar iken, ülkemizin ilk 10 şirketi, holdingler dahil, 40 milyar dolardır. Yani tek başına Samsung, ilk 10 Türk şirketini yediye katlıyor. Ekonomik Transformasyon kesinlikle bu farkı kapatır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sunacağım iş ülkemizi Singapur seviyesine gelmesini sağlayacaktır. Bu iş yapılamadığında ülkemiz bir gün bir şekilde bitecektir.  ‘Değişim g...