Savaş kültürü bölgemizde yayılırken, Uzak Doğudaki önemli
ülkeler refah, barış ve işbirliği içinde yaşamaktadır. Japon Hocalar, Japon
Verimlilik Merkezi işi, ilgili bilime girişi Çin’e, Vietnam’a, Singapur’a vb aktarmıştır. Bu ülkeler Japonya ile işbirliği yapmaktadırlar. Örneğin Vietnam
sosyalist bir ülke olmasına rağmen Japonya ile iç içe geçmiştir.
https://www.latimes.com/archives/la-xpm-1993-12-21-mn-4178-story.html ABD büyük olmak istiyorsa, Japon Verimlilik Merkezi ve JUSE ile çalışmalıdır. ABD’nin bu ilgisi Orta Doğu ve Balkanlara taşınabilir. İki kutuplu dünyanın ortadan kalkması, JUSE hocalarının yönlendirmesi ile olabilir. Böyle bir olasılık can çekişen Dünyamız için kurtarıcı olacaktır. Bu olasılığın olabileceğini görüyorum. Makaleden alıntı - Bir keresinde kendisine memleketinde nasıl hatırlanmak istediği sorulduğunda, "Muhtemelen hatırlanmayacağım bile." diye cevap verdi. Bir an durakladıktan sonra şunları ekledi: "Şey, belki de... Amerika'nın intihar etmesini engellemeye çalışarak hayatını geçiren biri olarak."
Ekibimle birlikte özellikle ülkemize, Orta Doğu, Balkanlar ve Orta Asya ülkelerine bu amaç doğrultusunda hizmet edebiliriz. Başarı garantisini veriyorum. Uzak Doğu yaşamı ile bölgemizdeki iş kültürünü, yönetim biçimini biliyoruz. Bu işin üstesinden KESİNLİKLE geliriz.
Matsushita 2. Dünya savaşından sonra Japonya’nın ekonomik olarak dünyayı ele geçirebileceğini görmüştür. Büyük olasılıkla bu öngörü Prof. Deming’i dinlemesinden kaynaklanmıştır. Deming Ödülü iş dünyasının Nobel Ödülü olarak bilinir. JUSE’den danışman hocanın işletmede çalışması sonucu alınabilir. https://www.juse.or.jp/deming_en/winner/DP_1951-2024_ENG.pdf linkinde Deming Ödülü alan işletmeler arasında, Matsushita Electronics Corp.’da bulunmaktadır.
Babası ayyaş ve kumarbaz olan 9 yaşında annesi tarafından tek başına trene bindirilip, devasa şehre gönderilen Panasonic’in kurucusu Matsushita’nın bir grup Amerikalı işadamına hitabı:
Sürekli dış ticaret açığı, cari açık verilmesinin NEDENİ Taylor’un prensiplerine uyulmasıdır. İçlerdeki onulmaz hastalık, patron kafalarının Taylorize (hiyerarşik yapılara sahip işletme sahiplerinin kafası) olmasıdır. Yöneticiler bir cephede, çalışanlar diğer cephededir. Bir taraftakiler düşünürken, diğer taraftakiler makine parçası olarak çalışır. Patronlar için yönetimin anlamı, yönetim fikirlerinin işçilerin ellerine, bedenine tam anlamı ile transfer edilmesi sanatıdır. Matsushita’nın bir grup Amerikalı iş adamına hitabının SONU: “Evet, biz kazanacağız, siz kaybedeceksiniz. Eskimiş Taylorizmi tam anlamı ile kafalarınızdan temizlemeye muktedir olamayacaksınız.“
Zor Zamanlar
Zamanlar yol boyunca tamamen pürüzsüz değildi. Buzdolapları,
çamaşır makineleri, klimalar, renkli televizyonlar ve stereo ekipmanları
sonunda üretilecek olsa da bazı aksilikler yaşandı. 1930'lardaki Büyük
Buhran'la birlikte Matsushita satışlarda önemli bir düşüş gördü. Ancak diğer
şirketlerin aksine, ailesinin bir parçası olarak gördüğü artan sayıda
çalışanını işten çıkarmadı. Bunun yerine, onları yer değiştirerek fabrika
işçilerini satış pozisyonlarına taşıdı. Aynı zamanda üretim programlarını
kıstı. Yine de depoları satılmamış mallarla doluydu.
Matsushita, yöneticiler şirketin ayakta kalabilmek için
çalışanları işten çıkarması ve tesisleri kapatması gerektiğinde ısrar ettiğinde
fikrini değiştirmedi. Çalışma saatlerini yarıya indirdi ancak çalışanlarına tam
ücret ödemeye devam etti. Ayrıca işçilerinden stok birikimini satmalarına
yardım etmelerini istedi ve onlar da karşılık verdi. Diğer şirketler başarısız
olurken, Matsushita Electric direndi.
İkinci Dünya Savaşı
Matsushita'nın şirketi toparlanmaya başlamıştı ki, İkinci
Dünya Savaşı ülkesine yıkım getirdi. Matsushita'nın savaş hakkında ne
düşündüğünü söylemek zor çünkü çok özel bir adamdı, ancak şirketi Japon savaş
makinesi için malzeme üretiyordu. Japonya yenildiğinde ve Müttefik güçler
kontrolü ele geçirdiğinde, Matsushita'ya tüm üretimi durdurması emredildi.
Şirketi Japonya'nın savaş çabalarına yardımcı olmak için ürünler ürettiğinden,
Matsushita Electric ciddi kısıtlamalarla yükümlüydü. Savaştan sonra asla
toparlanamayan diğer birçok Japon şirketinde olduğu gibi, şirketinin de sonu
gelmiş gibi görünüyordu. Matsushita'nın kendisi, kurduğu şirketin liderliğinden
neredeyse uzaklaştırılıyordu. Çalışanları askeri hükümete kalmasına izin
vermesi için dilekçe verdiler.
Matsushita, General Douglas MacArthur ve diğer askeri
valileri şirketinin barış zamanı ürünlerinin üretimini sürdürmesine izin
verilmesi gerektiğine ikna etti. Japonya'nın bir kez daha bir dünya gücü
olacağına, ancak bu sefer barışçıl yollarla olacağına söz verdi. Ülkesinin
elektronikte dünyaya öncülük edebileceğine inanıyordu. Askeri valiler, böyle
bir stratejinin Japonya'nın savaşın yıkımından kurtulmasına yardımcı olacağını
fark ederek, Matsushita'nın şirketinin yeniden açılmasına izin verdi.
Matsushita ve yönetim ekibi yeniden yapılanmaya başladı. Kısa süre sonra
Matsushita Electric üretime geri döndü ve kâr elde etmeye başladı. Çalışanlar
arasında moral güçlüydü.
Matsushita Electric birçok başka şirketi satın alarak
büyümeye devam etti. 1952'de tüketicilere ilk siyah beyaz televizyonları sundu.
1959'a gelindiğinde, Matsushita sadece Kyushu Matsushita Electric Company,
Osaka Precision Machinery Company (daha sonra Matsushita Seiko olarak yeniden
adlandırıldı) ve Matsushita Communication Industrial group'u (ilk teyp
kaydediciyi üreten) değil, aynı zamanda Matsushita Electric Corporation of
America'yı da kurmuştu. Şirketin ilk renkli televizyonları 1960'ta piyasaya
sürüldü ve "National" ve "Panasonic" gibi marka adlarıyla
dünyaya yayılmaya devam etti.
Paternal Yönetim Felsefesi
Matsushita şirketini bir avuç sıradan elektrik fişiyle
kurduğunda, çok az kişi önünde uzanan olağanüstü başarıyı tahmin edebilirdi.
Bir şirketin hem toplum hem de hissedarlar için zenginlik yaratması gerektiğine
ve her zaman yoksulluğu hafifletmek için çalışması gerektiğine inanıyordu.
Matsushita'nın iş felsefesi, çalışanların şirket içinde bir "ailenin"
parçası olarak görüldüğü ve işten çıkarılma korkusu olmadan ömür boyu istihdam
garantisi verilen Japon "paternal yönetim" geleneğine yol açtı.
Matsushita şirketinin ofisinin dışında, taşa kazınmış bir
şekilde, yaratıcısının ve uzun süredir başkanı olan kişinin inancı ve temel
yönetim hedefi yer almaktadır. Plakada, "Sanayiciler olarak
sorumluluklarımızı kabul ederek, iş faaliyetlerimiz aracılığıyla toplumun
ilerlemesine ve gelişmesine ve insanların refahına kendimizi adayacağız ve
böylece dünya çapında yaşam kalitesini artıracağız" yazmaktadır.
Matsushita'nın iş dünyasındaki en kalıcı sözlerinden biri
şuydu: "Kar elde edemiyorsak bu, topluma karşı bir tür suç işlediğimiz
anlamına gelir. Toplumun sermayesini, insanlarını, malzemelerini alırız, ancak
iyi bir kar elde etmeden, başka yerlerde daha iyi kullanılabilecek değerli
kaynakları kullanıyoruz." Şirketleri her zaman kar elde etti. Bir noktada,
bir video kaset kaydedici satın almak isteyen bir Amerikalı, bu modellerin her
birinin Matsushita tarafından yapıldığını bilmeden GE, RCA, Sylvania, Magnavox,
Montgomery Ward, Quasar ve Panasonic'e bakabilirdi.
Konosuke Matsushita, 27 Nisan 1989'da Tokyo'da öldüğünde 94
yaşındaydı ve geride büyük bir üretim imparatorluğu bıraktı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder