Hiyerarşik Taylorist Yapıda Genel Müdürlerin ve Müdürlerin Çalışan Önerilerini Reddetme Nedenleri

 

Hiyerarşik ve özellikle Taylorist yaklaşımların baskın olduğu organizasyonlarda, genel müdürlerin çalışan önerilerini görüşmeden reddetmesi veya yeterince değerlendirmemesi oldukça yaygın bir durumdur. Bu durum, temel olarak bu yönetim felsefesinin altında yatan prensiplerden ve bu prensiplerin yarattığı örgüt kültürü ve iletişim dinamiklerinden kaynaklanır.

Taylorist Yaklaşımın Temel Özellikleri ve Etkileri

Frederick Winslow Taylor'ın öncülüğünü yaptığı Hiyerarşik Yönetim, temelde verimliliği artırmaya ve iş süreçlerini standardize etmeye odaklanır. Bu yaklaşımın belirgin özellikleri ve çalışan önerilerini reddetme üzerindeki etkileri şunlardır:

  • Düşünme ve Yapma Arasındaki Keskin Ayrım: Taylorizm'in en temel prensiplerinden biri, planlama, düşünme ve karar alma işlerinin yönetim kademesinin sorumluluğunda olması, uygulama ve yapma işlerinin ise çalışanların sorumluluğunda olmasıdır. Bu "akıl emeği" ve "fiziksel emek" ayrımı, çalışanların kendi işlerini geliştirmeye yönelik fikirlerinin değersiz görülmesine yol açar. Onlardan beklenen, verilen talimatları en verimli şekilde uygulamaktır, yeni fikirler üretmek değil.
  • Standartlaşma ve Tek En İyi Yol İnancı: Taylorizm, her iş için "tek en iyi yol" (one best way) olduğuna inanır ve bu yol, bilimsel analizlerle belirlenir. Bu "en iyi yol" bir kez tespit edildiğinde, ondan sapmak istenmeyen bir durum olarak görülür. Çalışanların getirdiği farklı bir öneri, genellikle bu standardize edilmiş süreçleri bozma veya "en iyi yol"dan uzaklaşma riski olarak algılanır.
  • Kontrol ve Denetim Vurgusu: Taylorist yapılar, sıkı kontrol ve denetim mekanizmalarına sahiptir. Yöneticiler, çalışanların işlerini belirlenen kurallara ve standartlara uygun yapıp yapmadığını sürekli olarak denetler. Çalışanların inisiyatif alarak süreçlerde değişiklik önermesi, bu kontrol mekanizmalarını zayıflatacağı veya karmaşıklaştıracağı düşüncesiyle olumsuz karşılanır.
  • Hiyerarşik Otorite ve Yukarıdan Aşağıya İletişim: Bu tür yapılarda otorite yukarıdan aşağıya doğru akar. Kararlar üst yönetim tarafından alınır ve alt kademelere bildirilir. Geri bildirim veya öneri mekanizmaları genellikle zayıftır veya hiç yoktur. Çalışanlardan beklenen, verilen direktiflere uymaktır, bu direktifleri sorgulamak veya değiştirmeye çalışmak değil.
  • Çalışana Güvensizlik: Taylor'ın zamanında, çalışanların "askercilik" (soldiering) yaparak yani bilinçli olarak yavaş çalışarak üretimi düşürdüğü inancı yaygındı. Bu temel güvensizlik, çalışanların sunduğu önerilerin gerçekte verimlilik artırma amacı taşımadığı, aksine kişisel çıkar veya iş yükünü azaltma amacı taşıdığı düşüncesine yol açardı.
  • Uzmanlaşma ve İş Bölümü: Aşırı iş bölümü ve uzmanlaşma, çalışanların sadece kendi dar alanlarına odaklanmasına neden olur. Bu durumda çalışan, önerdiği fikrin şirketin diğer departmanları veya genel stratejileri üzerindeki etkilerini tam olarak göremeyebilir. Genel müdür ise daha geniş bir resme sahip olduğu için, çalışanın önerisinin bütünsel yapıyı bozacağını düşünebilir.
  • Değişime Direnç ve Konfor Alanı: Yerleşik, standardize edilmiş ve başarılı olduğu düşünülen bir sistemde, yöneticiler değişime direnç gösterebilirler. Yeni bir öneri, mevcut düzenin bozulması, yeni risklerin alınması veya yöneticinin kendi konfor alanından çıkmasını gerektirmesi anlamına gelebilir.

Sonuç

Hiyerarşik Taylorist yapılar, doğaları gereği çalışanların yenilikçi fikirlerini ve geri bildirimlerini değerlendirme konusunda yetersiz kalır. Bu tür organizasyonlarda genel müdürler, çalışan önerilerini kişisel bir reddedişten ziyade, sistemin ve felsefenin getirdiği yukarıdaki nedenlerden dolayı görmezden gelir veya reddederler. Modern yönetim yaklaşımları, bu katılımcı olmayan ve inovasyonu engelleyen yapının dezavantajlarını görerek, daha esnek, katılımcı ve öğrenen organizasyonlar oluşturmaya odaklanmaktadır.

Taylorist yapıda neden öneri miktarları azdır?

Taylorist yönetim yapısında, çalışanlardan gelen öneri miktarlarının az olmasının temelinde, bu yaklaşımın felsefesi ve işleyiş biçimi yatmaktadır. İşte bu durumun başlıca nedenleri:


1. Kafa ve El İşinin Ayrımı

Taylorizmin temel prensiplerinden biri, planlama ve uygulama (kafa ve el işi) ayrımıdır. Tüm düşünme, analiz etme ve işi tasarlama görevleri yönetimin sorumluluğundadır. Çalışanlar ise, kendilerine verilen talimatları en verimli şekilde yerine getirmekle yükümlüdür. Bu ayrım, çalışanların iş süreçleri hakkında düşünmelerini, sorgulamalarını veya iyileştirme önermelerini gereksiz ve istenmeyen bir eylem haline getirir.


2. Standartlaşma ve Tek En İyi Yöntem

Taylor'a göre, her işin bilimsel olarak belirlenmiş tek bir en iyi yolu vardır. Bu en iyi yol, zaman ve hareket etütleriyle bulunur ve standart hale getirilir. Çalışanlardan beklenen, bu standartlara harfiyen uymaktır. Dolayısıyla, çalışanların "daha iyi bir yol" önermesi, mevcut "en iyi" olarak kabul edilen yöntemi sorgulamak anlamına gelir ki bu, Taylorist sistemde hoş karşılanmaz. Zaten "en iyi" olan bir şeyi geliştirmeye çalışmak anlamsız görülür.


3. İnisiyatif ve Yaratıcılığın Bastırılması

Taylorist sistem, çalışanların inisiyatif kullanmasını veya yaratıcı olmasını teşvik etmez, aksine engeller. İşçiler, bir makinenin dişlileri gibi görülür ve kendilerinden beklenen sadece verilen görevi mekanik bir şekilde yerine getirmektir. Bu ortamda, öneri getirmek, mevcut kuralları ve standartları çiğnemek, hatta sisteme "meydan okumak" olarak algılanabilir. Çalışanlar, herhangi bir öneri getirme çabasının karşılığında olumsuz bir tepkiyle karşılaşacaklarını düşündükleri için geri dururlar.


4. Hiyerarşik İletişim ve Kontrol

Taylorist yapıda katı bir hiyerarşik iletişim mevcuttur. Bilgi akışı genellikle yukarıdan aşağıya (emirler ve talimatlar şeklinde) gerçekleşir. Çalışanlardan gelen geri bildirim veya öneri mekanizmaları ya yoktur ya da çok kısıtlıdır. Üst yönetim, tüm kararları merkezden alma eğilimindedir ve çalışanların görüşlerine ihtiyaç duymaz. Aşırı kontrol ve denetim, çalışanların kendilerini ifade etmekten çekinmelerine yol açar.


5. Motivasyon Eksikliği ve Yabancılaşma

İşin tekdüzeliği, inisiyatif eksikliği ve sürekli denetim, çalışanlarda motivasyon düşüklüğü ve işe karşı yabancılaşma yaratır. Çalışanlar, yaptıkları işi sahiplenmezler ve sadece bir geçim kaynağı olarak görürler. Bu durumda, iş süreçlerini iyileştirmeye yönelik bir öneri getirmek gibi "ek bir çaba" sarf etme isteği ortadan kalkar. Zira, kişisel bir fayda veya takdir görmeyeceklerini düşünürler.


6. Bilginin Yönetimde Toplanması

Taylor, işçilerin sahip olduğu pratik bilgiyi sistematik hale getirerek yönetimin elinde toplamayı hedeflemiştir. İşçilerin iş süreçleriyle ilgili sezgisel bilgileri, bilimsel etütlerle analiz edilip standartlara dönüştürülmüştür. Bu, işçilerin "bilgi sahibi" olmaktan çıkarılıp "sadece uygulayıcı" konumuna getirilmesi anlamına gelir. Bilgiyi elinde tutmayan bir çalışanın, sisteme katkı sağlayacak bir öneri sunma yeteneği de kısıtlıdır.


7. Ödül Sisteminin Performans Odaklılığı

Taylorist sistemde ödül, genellikle belirlenen standartlara uygun olarak, en yüksek hızı ve verimi yakalamaya odaklanır. Yenilikçilik veya öneri getirme, doğrudan bir ödül mekanizmasıyla ilişkilendirilmez. Bu durum, çalışanların enerjilerini öneri üretmek yerine, belirlenen kurallara uyarak daha fazla üretim yapmaya yönlendirmesine neden olur.

Bu faktörlerin birleşimi, Taylorist yönetim altında çalışanların öneri getirme eğilimlerinin son derece düşük olmasına yol açar. Sistem, bizzat öneri getirme davranışını caydırıcı bir etki yaratır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

BU BLOGGER NE ANLATMAYA ÇALIŞIR, ALTTAKİ SÖYLEŞİ EN İYİ ŞEKİLDE AÇIKLAMAKTADIR. Not: Blogger yazıları deforme etmektedir. Genel olarak yazıl...