Dr.Toyoda’nın
rehberinin “kalite yönetimi konusunda batı dünyasından bulgular” başlıklı
yazısı önümde!
İlk
sayfada dış ticaret açığı veren bir ülkenin grafiği var.
Yazının
odağı dış ticaret dengesinin artıya döndürülmesi gibi duruyor.
İlk
cümlelere sorularla başlıyor;
Biz
neredeyiz? İşimizi nasıl yapıyoruz? Dış ticaret dengesine göre ülkede işler iyi
yapılıyor mu? İlerde daha iyi durumda olacağız sözlerinin ardındaki kanıt
nedir?
Köstence’nin
en iyi yerinde bir mağaza açsam; bir ay, iki ay, ... bir yıl, on yıl zarar etsem;
İşi bilmediğimi ya da hata yaptığımı anlarım. Çok önceden de icabına bakarım!
Fakat
bu memleket olunca, temelde büyük hataların var olduğunu ya da işin
bilinmediğini ilk anda düşünüveririm.
Bakalım
yazıda, ülkede neler eksik, hatalı yapılıyor görebilecek miyim?
Dikkatimi çeken şu cümle çok doğru! “Daha da
kötüsü, insanlarımızı mahvediyoruz. Bizim birbirimize, insanlarımıza
ihtiyacımız her zaman olacak!”
Aşağıda
sunulan menüdekilerin hepsi yetersiz; hatta bazıları olumsuz sonuçlara sahiptir,
dediği menüde, ki bu menü ilginçliklerle dolu;
“İş standartları, kotalar, zaman standartları; üretim
veya servis sektöründe olsun üretim maliyetlerini ikiye katlar. Sayılar
üzerinde durulması, çalışanların haysiyetleri ile oynanmasına neden olur.
Gelişmeye bariyer teşkil eder.” cümleleri gözüme çarpıyor.
Tedarikçim,
dostum Dimitri’nin işletmelerinde, benim işletmelerimde uygulamıştı, Suzanna bu
işleri!
Endüstri
mühendisliğinde öğretemediler, Almanya’da özel kurumda fi tarihinde ihtisas yapıp,
bu işi öğrendim, diyordu.
İyileşmeler
olmuştu. Nasıl üretim maliyetlerini ikiye katlar, hiç inanmıyorum!
Hep
FW Taylor deyip dururdu, endüstri mühendisliğinin babası diye!
Taylor’u bilerek ya da bilmeden benimseyenlere
Taylorist deniyormuş.
Taylorizm ise şundan çok daha fazlasına
benziyormuş;
“Köhnemiş kafamla fabrikamda, birkaç sekreterli
odaya açılan kapılı salon salomanjede genel müdür olarak tahta kurulmuşum!
Sorun çıktığında masamın önüne sorun çıkaranı,
kafasına gelen fikirleri orada burada söyleyeni çağırtıp, anasından emdiği sütü
burnundan getirmekle vazifeliyim.
Belki de kafasındaki fikri benimmiş gibi
kullanırım! Çalışanlara hiç güvenim yok!
Benim, müdürlerimin stotükoları, prestijleri
önemli! Asla vaz geçmeyiz.”
Babasını
9 yaşında kaybettiğinde, tek başına trene bindirilip, annesinin tanımadığı
yolculara emanet ettiği; ailesinin geçimine büyük şehirde çalışarak yardımcı
olan merhum Konosuke Matsushita da, bu gerçekleri fark etmiş olmalı!
Acaba
onun da rehberi var mıydı? Kanaatimce vardı; ve de Dr.Toyoda’nın rehberi ile
aynıdır. Nesine istersen, bahse girerim!
Panasonic
firmasının sahibi Matsushita, bir grup Amerikalı iş adamına hitaben yaptığı
konuşmanın ilk kısmında;
1. Sürekli dış ticaret açığı, cari açık elde eden Amerikalıların
kaybetmesinin nedeni olarak Taylor’un prensiplerine uymalarını göstermesi,
2. İçlerindeki onulmaz hastalığın, kafalarının Taylorize olması,
3. Yöneticilerin bir tarafta, çalışanların diğer başka tarafta
olması, vay canına iki cephe açılmış, hem de işyerlerinde,
4. Bir taraftakiler düşünürken, diğer taraftakilerin sadece çalışması,
5. Onlar için yönetimin anlamı üst düzey yönetim fikirlerini
işçilerin ellerine, bedenine tam anlamı ile transfer edilmesi sanatı olması
saptamaları
özellikleri zaten dikkatimi celb etmişti!
İyi
ama Japonya’da da endüstri mühendisliği bölümleri var. Bu ne demek oluyor,
şimdi?
Gizledikleri,
basit bir şey mi var, yoksa?
Matsushita San konuşmasının devamında
“Evet, biz kazanacağız, siz kaybedeceksiniz.
Eskimiş Taylorizmi tam anlamı ile kafalarınızdan temizlemeye muktedir
olamayacaksınız.“ demiş.
Kaybetmeyi,
bozulmayı Taylorizme bağladığı açık!
Hiyerarşik yapıların ortaya çıkmasını da sağlayan
Taylormuş!
Sonradan kendisi de bin pişman olmuş, ama neye
yarar?
Bi kere taşı kuyuya atmış! 40 değil, 22 milyon taşı
zor çıkartır, kuyunun dibinden!
Atılan
taşın kuyunun dibine düşmesi gibi, kurduğu hiyerarşik sistem de hiç şaşmadan Matsushita
Sanın saptamalarını, Taylor’un prensiplerini bir bir yerine getirmiş.
Memleketin
her tarafını hiyerarşik sistemler sarıp sarmalayınca da; cari açığın,
bozulmaların, falanın oluşmasına neden olan, onulmaz hastalık da peydahlanıp,
canavarlaşmış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder